Çocuğunuzun siber zorbalığa maruz kaldığından mı şüpheleniyorsunuz? Siber zorbalık hakkında yeterince bilgi sahibi misiniz? Çocuğunuzun sosyal medyada çok fazla zaman geçirdiğini ve bu zaman boyunca neler yaptığını bilmediğinizi mi düşünüyorsunuz? Siber zorbalığın önlenmesi konusunda üzerinize düşen görevleri biliyor musunuz? Bu yazımızın, yükünüzü hafifleteceğini umuyoruz.
UNICEF Türkiye‘nin açıklamasına göre siber zorbalık; “Dijital teknolojiler kullanılarak gerçekleştirilen zorbalıktır. Bu tür zorbalıklar sosyal medyada, mesajlaşma platformlarında, oyun platformlarında ve cep telefonlarında görülebilir. Hedef seçilen kişileri korkutmaya, kızdırmaya ya da utandırmaya yönelik olarak tekrarlanan bir davranıştır.” Siber zorbalığa örnek birkaç eylem şöyledir:
– Sosyal medyada bir kişi hakkında yalanlar yazmak, bunu yaymak ve utandırıcı, uygunsuz fotoğraflar yayınlamak
– İncitici, taciz içeren, baskı uygulayan, tehditkar mesajlar yazmak
– Başka birinin kimliğiyle başkalarına kötü mesajlar göndermek
Bu tür bir zorbalığa maruz kalan çocuklarda görülen sıkıntılar ise şöyle özetleniyor:
Ruhsal: Kızgınlık, mahcubiyet, aptal yerine konma hissi, öfke
Duygusal: Utanç hissi, sevilen şeylere karşı ilgi kaybı
Fiziksel: Kronik yorgunluk, uyku bozukluğu, karın ağrısı ya da baş ağrısı gibi semptomlar
İngiliz Çocuk Psikoterapistleri Derneği’nin sözcüsü, çocuk ve ergen psikoterapisti Ryan Lowe; çocuklarla sohbet etmenin siber zorbalığı önleme konusunda çok etkin olduğunu söylüyor: “Bunu sadece bitirmek için yapmayın. Çocuğunuz için doğru olan bir zaman seçin. Çocuğunuzu bir şeyden uzaklaştırmaya çalışmanın ya da içine kapanıkken dikkat etmesini sağlamaya çalışmanın bir anlamı yok. iletişim kuruyorlar, konuyu tanıtıyorlar. Çocukların anlayışlı olduğu yaygın zamanlar genellikle araba gezileri sırasında, yürüyüşlerde veya yatmadan hemen önce oluyor… Onların en makul yönlerine hitap edin. Çevrimiçi olarak geçirdikleri zamanı azaltmak için bir plana katkılarını isteyin ve buna yukarıdan bir dikte yerine işbirlikçi bir süreç olarak yaklaşın.”
Bu noktada destekleyici ebeveynlik son derece önemli. Lowe’un ifadeleri şöyle: “Çocuğunuzun kendini korumasına yardım edin. Çocuklara, internette kendileri hakkında kötü bir şey gördüklerinde yapmaları gereken ilk şeyin onu görmezden gelmek, cihazlarını kapatmak ve oradan uzaklaşmak olduğunu söyleyin. Zorbayı görmezden gelmek onları durdurmak için yeterli olabilir. Sosyal medyada kötü mesajlar gönderen insanları engellemek önemlidir.”
Şu bir gerçek ki siber zorbalıktan korunmanın en önemli yolu, çocukları sosyal medyadan uzak tutmak ve sürekli çevrimiçi olmalarını engellemek. Bunun için doğrudan yasak programları uygulamak yerine farklı etkinliklerle ilgi alanları dağıtılabilir, gerçek arkadaşlıklar ve ilişkiler yoluyla hayata daha samimi bağlanmaları sağlanabilir. Kemal Sayar’a göre “İnternetteki anonimlik özelliği, siber zorbalığın yayılmasının önemli nedenlerden biri. Toplumsal sınırlar içinde zorbalık yapmaktan çekinen biri, anonim koruyucu kalkanına sığınarak zorbalığa yeltenebilir.”
Ebeveynlere siber zorbalık hakkında Kemal Sayar’ın önerileri, Ağ adlı kitabından nakledersek şöyle:
• Çocuğunuzu sakinlik, sabır ve hassasiyetle dinleyin. Yaşadığı duyguları sizinle ya da güvendiği başka bir yetişkinle konuşabilmesini sağlayarak duygularıyla baş etmesine yardımcı olun.
• Zorbalık kurbanı olan çocuğunuzu, internete girmesini yasaklayarak bir de siz cezalandırmayın. İnternet hâlâ boş zamanlarında eğlenmek ve okul derslerini takip etmek için önemli bir faktördür. Çocuğunuzun interneti kullanırken zorbalığa uğradığı sitelere girmemesine dikkat edin.
• Çocuğunuzla birlikte çözüm arayın ve onun fikirlerini sorun. Zorbalığın kimden kaynaklandığını öğrenmeye çalışın. Okulla ve zorbalık yapan çocuğun ebeveynleriyle iletişime geçebilirsiniz.
• Siber zorbalık bir suçtur. Zorbalık içeren mesajları ve paylaşımları muhtemel bir yasal işlem için saklamaya dikkat edin.
Amerikalı psikolog Jean M. Twenge, tüm dünyada çok satan i-Nesli adlı kitabında “Açık konuşmak gerekirse ergenlerin birbirlerini öldürmek için bir araya gelmeleri gerekiyor, ancak telefonlarıyla siber zorbalık yaparak birbirlerini intihara da sürükleyebiliyorlar.” uyarısını yapmıştı. Gün geçtikçe bu uyarının ne kadar haklı olduğunu fark edebiliyoruz.
Salih Uyan’ın Dijital Dünyada E-Beveyn Olmak adlı kitabından şu tespitleri de son derece önemli: “İngiltere Ulusal İstatistik Ofisinin 2015 yılında yayınladığı rapora göre, günde 3 saatten fazla sosyal medya hesaplarında vakit geçiren çocukların zihin sağlığının, akranlarına göre iki katı zayıfladığı belirtilmektedir. Rapora göre sanal dünyada harcanan zaman, çocukların duygusal ve sosyal gelişimlerini geciktirmektedir. Özellikle sosyal kıyaslamalar, siber zorbalık ve yalnızlık duygusu ciddi zihinsel bir problemlere yol açmaktadır.”
Ebeveynlerin en önemli görevi siber zorbalığın ne olduğunu bilmek, bu konuda çocuklarıyla sohbet etmek, onların güvende olduklarını bilmelerini sağlamak, daima açık iletişim kurmak ve dijital dünyanın sürekli değişen yapısı hakkında bilgi sahibi olmak.