Sağlıksız iletişim her toplumda olduğu gibi bizde de hassasiyetle yaklaşılması gereken bir problem. İnsanların birbirlerine yaklaşma ve birbirleriyle konuşma biçimleri, onların iletişim dengelerini ortaya koyuyor. Özellikle kalabalık şehirlerdeki stres, gerilim ve ekonomik zorluklar iletişim sorunlarını şiddetlendiriyor. Anlaşamama, yerini yok saymaya bırakıyor. Bu durumda insanlar kendilerini dinleyen bir terapiste ihtiyaç duyuyorlar. Anlatmak ve anlaşılmak istiyorlar.
Alfred Adler, “Terapistlerin görevi, hastanın bir insanla iletişim deneyimi yaşamasına yardım etmek ve daha sonra ona içinde uyandırılmış olan bu toplum duygusunu başkalarına aktarabilme yeteneği kazandırmaktır.” der. Başkalarıyla doğru ilişkiler kurmadan, ötekinin farkına varmadan ve toplumsal olarak fayda sunmadan sağlıklı iletişim kurmak imkansız. Dolayısıyla başkalarını iyi tanımadan, onların kişilik yapılarını çözmeden bazı olumsuzlukların farkına varamıyoruz. Mesela narsisist, egoist yapılarla kurulan ilişkiler çok sağlıksız yürüyor. Adler bu konuda da “Esas olarak kendi çıkarlarının ve kişisel üstünlüklerinin peşinde olan bazı insanlar vardır. Bu insanlar yaşama öznel bir anlam yüklerler; onlara göre yaşam sadece onlar içindir. Bu nedenle böyle insanların toplumun diğer fertleriyle iletişim kuramadıklarını görürüz.” diyor.
İnsanların ihtiyacı olan şey yargılanmak değil, kabul edilmek. İletişim problemlerinin temelinde yargılayan dil, yargılayıcı üslup dikkat çekiyor. Sorulan sorularda bile aşağılayıcı bir tavır gözlemleniyor. Haliyle problem giderek derinleşiyor. Şiddetsiz İletişim adlı çok önemli kitabında Marshall B. Rosenberg şöyle diyor: “Başkalarıyla ilgili yargı, eleştiri, teşhis ve yorumlarımız kendi ihtiyaçlarımızın ve değerlerimizin hayata yabancılaşmış ifadeleridir. İnsanlar eleştiri duyduklarında, kendilerini savunmak yada karşı saldırıya geçmek için enerji harcarlar. Duygularımızı ihtiyaçlarımız ile ne kadar ilişkilendirirsek karşımızdaki insanların da bize şefkatle yanıt vermeleri o kadar kolaylaşır.”
Sağlıksız iletişim örneklerine baktığımızda, bu iletişime ne kadar maruz kaldığımızı görmüş oluyoruz.
1. Kişiye özel konuları ısrarla sorgulamak
– İş bulabildin mi?
– Okul nasıl gidiyor?
– Evlilik ne zaman?
2. Bir şeyleri hep karşı taraftan beklemek
– Ne arıyorsun, ne soruyorsun
– İnsan biraz da olsa merak eder
– Sevmeyince böyle oluyor işte
3. Konuşma esnasında başka şeylerle ilgilenmek
– Cep telefonu
– Etraftaki insanlar
– Önemsememe
4. Dinlemek yerine bir an önce konuşmak istemek
– Sen onu bırak da…
– Geçende benim de başıma bir şey geldi…
– Bak bu dediğini bir arkadaşım da yaşamıştı…
5. Öfkeli ve yargılayıcı bir dil kullanmak
– Ne kadar tuhaf bir düşünce bu ya!
– Fazla duygusal ve hassassın!
– Bu nasıl bir bakış açısı be?
Peki daha sağlıklı bir iletişim için neler yapmalıyız? Her şeyden önce anlaşılır bir üslup kurmalıyız. Dilimiz yargıya değil, kabule dayalı olmalı. Ne hissedersek hissedelim öfkeli bir dille kendimizi ifade edemeyiz, üstelik saldırgan bir tavır sergileriz, böylece haklıyken haksız bir konuma düşmüş oluruz. İyi bir dinleyici olabilirsek, hem karşımızdakiyle daha kolay anlaşırız hem de bundan sonraki sorunları aşma noktasında önemli tecrübeler kazanırız. Doğru bir iletişim için doğru bir zaman önemlidir. Başka bir işle meşgul olurken iletişim kurmak hem doğru değildir hem de fayda sunmaz. İletişim kurarken şakaya ya da ironiye başvuracaksak bunların da makul çizgilerde, anlaşılır biçimde olması gerekiyor. Özellikle ciddi konularda şakayı her insan kaldıramayabilir. Başkasının zihnini okumak mümkün olmadığı gibi bizim de zihnimizi kimse okuyamaz. Paylaşılamayan dertlere çözüm üretilmesini beklemek bu yüzden doğru değildir. İletişim kurmak istiyorsak, iletişim kurmalıyız. Beklemenin ya da sadece karşımızdakinin ilk adımı atmasını istemenin bir anlamı yoktur. Son olarak, belki de konunun en önemli noktası; kişisel meseleler didiklenmemeli ve yargılanmamalı. Kişinin özel hayatı ona ait olan hayatıdır. Orada sorgulama olmaz, bu derin yaralar açar. Özel bir mesele, karşımızdaki açmadan merak dahi edilmemeli. Sağlıksız iletişim, bu maddelere özen gösterilerek aşılabilir.
Ruh sağlığınıza en iyi gelen şeylerden biri seyahat etmektir. Uzun yollara çıkmadan önce seyahat sigortası yaptırarak, kendinizi olası kötü sürprizlere karşı güvence altına alabilirsiniz. Hemen teklifleri inceleyin, sigorta poliçenize kavuşun.