Hayatın gündelik akışında bazı şeyleri ertelemek zorunda kalırız. Kendimize göre bir öncelik sırası belirleriz ve o sıra doğrultusunda gayret ederiz. Ancak bazı şeyler vardır ki ertelediğimiz takdirde sonradan büyük pişmanlıklar yaşayabiliriz. Öte yandan insanların psikolojik durumları da erteleme duygularını artırabilir. Her şeyi ertelemek, sonunda ertelemeyi bir alışkanlık ve hatta tembellik haline getirebilir. Her şeyden kolayca vazgeçmek, bir işe bir türlü başlayamamak, başlanan bir işi yarım bırakmak hep ertelemenin türlerinden biridir. NY Times‘da yayınlanan ve Sezin Büyükmenekşe’nin çevirisinden yararlandığımız bu yazının, erteleme hastalığı üzerine düşündürücü olmasını diliyoruz.
Etimolojik olarak erteleme, Latince “procrastinare”, yani “yarına ertelemek” fiilinden türetilmiştir. Eski Yunanca akrasia kelimesi de yine erteleme ile ilgilidir ve mantıksız olduğunu bile bile bir şeyi yapmak anlamına gelir. Bir döngü söz konusudur burada. Sheffield Üniversitesi psikoloji profesörü Dr. Fuschia Sirois “Olumsuz sonuçları olacağını bildiğiniz bir şeyi yapmak anlamlı değildir” der ve şunları ekler: “İnsanlar, bir görevle ilgili olumsuz ruh hallerini yönetemedikleri için bu mantıksız kronik erteleme döngüsüne girerler.”
Bu durumda karşımıza yeni bir soru çıkıyor: İçinde bulunduğumuz olumsuz hâl yüzünden mi bir şeyleri erteliyoruz? Bu sorunun cevabı evettir. Carleton Üniversitesi psikoloji profesörü ve Erteleme Araştırma Grubu üyesi Dr. Tim Pychyl, “Ertelemek bir zaman yönetimi sorunu değil, bir duygu düzenleme sorunudur” diyor. Bu durumda söz konusu işi yapıp yapmamaya yönelmek yerine, duygu durumumuzu gözden geçirmemiz gerekiyor. Charlotte Lieberman konuyu şöyle özetliyor: “Kaçınma davranışımızın özel karakteri, verilen işe ya da duruma bağlıdır. Bu, işin doğası gereği hoş olmayan bir şeyle ilgili olabilir – kirli bir banyoyu temizlemek ya da patronunuz için uzun, sıkıcı bir hesap tablosu düzenlemek gibi… Fakat kaçınma, kendinden şüphe duymak, düşük öz-saygı, kaygı veya güvensizlik gibi işle ilgili daha derin duygulardan da kaynaklanıyor olabilir. Boş bir sayfaya bakarken, bunu yazacak kadar zeki değilim diye düşünüyor olabilirsiniz. Zeki olsam bile, insanlar ne düşünür? Yazmak çok zor. Ya kötü bir iş çıkarırsam? Bütün bunlar, sayfayı bir kenara bırakıp bunun yerine baharat çekmecesini temizlemenin oldukça iyi bir fikir olduğunu düşünmemize yol açabilir. Elbette, bu ancak işle ilgili olumsuz çağrışımları şiddetlendirir ki, işe geri döndüğümüzde tüm bu duygular artan stres, kaygı, düşük öz-saygı ve kendini suçlama duygularıyla birlikte orada olmaya devam edecektir.”
Ertelemek bize tüm bunların aksine hiç de iyi hissettirmiyor. Biriken her iş, bizim daha da kötü hissetmemize sebep oluyor. Sonucu ise bezginlik, bıkkınlık, belki de yılgınlık. Zaman yönetimi üzerine okumalar yapmamız ve otokontrolümüzü geliştirmemiz gerekiyor. Brown Üniversitesi Farkındalık Merkezi Araştırma ve Yenilik bölüm başkanı, psikiyatrist ve sinirbilimci Dr. Judson Brewer, tam da bu konuya yönelik olarak “Beynimiz her zaman göreceli ödüller arar. Erteleme konusunda bir alışkanlık döngüsüne sahipsek, fakat daha iyi bir ödül bulamamışsak, beynimiz biz ona yapacak daha iyi bir şey verene kadar bunu tekrar tekrar yapmaya devam edecektir” diyor.
Peki bu durumda ertelemenin önüne geçmek, erteleme hastalığı karşısında kendimizi, zamanımızı daha iyi kontrol edebilmek için neler yapmamız gerekiyor?
Merak edin: Hangi duygular beni yönetiyor? Ertelememin ya da vazgeçmemin sebepleri nelerdir? Aklımı neler çeliyor? Bu soruların cevabını merak edip kendimize yoğunlaşmamız gerekiyor.
Bir sonraki işi düşünün: Motivasyon dediğimiz şey oturduğumuz yerde sağlanan bir durum değil. Ancak bir işe koyularak motivasyon yakalayabiliriz. Konsantrasyon da yine aynı şekilde, bir işe başlayıp yoğunlaşmakla ilgili. Bu durumda, ertelemediğimiz işin sonrasında yapacağımız işi düşünebiliriz. Belki de bu düşünce, bizi ilk ertelediğimiz işe götürecek ve başlamamızı sağlayacaktır.
Sizi oyalayacak şeylerden uzaklaşın: “İşten önce spor salonuna gitmek istiyorsanız fakat bir sabah insanı değilseniz, spor kıyafetlerinizle uyuyun” diyor İyileştiren Alışkanlıklar kitabının yazarı Gretchen Rubin. Bir yazar, cep telefonuyla saatlerce ilgilenerek bir kitap yazamaz. Önünde daima yazma araçlarının olması gerekir. Bu durumda dikkat dağıtan her şeyi bir kenara koymazsak, erteleme duygusuyla baş başa kalabiliriz.
Erteleme hastalığı bizi ve sevdiklerimizi sağlık sorunları karşısında etkisiz kılabilir. Hemen harekete geçmek için kendinize ve sevdiklerinize özel sağlık sigortası hediye edebilirsiniz. Unutmayın, hangi yaşta olursanız olun sağlık eşsiz bir hazinedir. Vakit kaybetmeden (yani ertelemeden) hemen teklif alın.