Antidepresan kullanımı ülkemizde ve tüm dünyada giderek artıyor. Özellikle covid-19 salgınından sonra bu artış daha da belirginleşti. Salgın dönemleri, insanların kaygılarının ve huzursuzluklarının ön plana çıktığı, yerini depresyona bırakma ihtimali yüksek olan dönemler. Sosyalleşmenin azaldığı, bunun yanı sıra ekonomik sıkıntıların arttığı, kişinin giderek kendini daha fazla yalnız hissettiği zamanlarda vücudun depresyona belirtilerini göstermesi konusunda uzmanlar bunun son derece doğal olduğunu söylüyor. İnsanlar, depresyonla başa çıkmak için en önce haplara başvuruyorlar. Hapların çoğu durumda fayda sağladığı tartışmasız bir gerçek. Ancak depresyona yönelik hapların ne sıklıkta kullanılması gerektiği her zaman bir soru işareti. Kendini üzgün hisseden herkesin hemen haplara başvurması bazı durumlarda kolaycılığa ve kişinin kendini daha da yalnızlaştırmasına sebep oluyor. İnsanların mutluluğu ve huzuru haplarda bulması mümkün değil. Haplar sadece bir yere kadar insanın daha sağlıklı olması yolunda yardım ediyor.

Depresyon günlük hayatta hissettiğimiz üzüntüden daha fazlasıdır. Çoğu zaman iki hafta ya da daha fazla süren bir üzüntü hali depresyonun belirtilerinden biridir. (Psyche)

Bir insanda depresyon olup olmadığı en az iki hafta süreli bir gözlemle anlaşılabiliyor. İki hafta veya daha fazla sürmesi beklenen belirtiler içinde üzüntü, enerji eksikliği, daha önce keyif veren şeylerden keyif alamama, harekette yavaşlama, iştahta ve uykuda azalma ya da artma, konsantrasyon güçlüğü, anlamsızlık ve intihar düşünceleri, olumsuz düşüncelerde artış yer alıyor. Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından yayımlanan DSM-5 kitapçığında ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından yayımlanan ICD-11 kitapçığında, bir insana majör depresyon teşhisinin koyulabilmesi için en az iki hafta boyunca depresyon semptomu olarak sayılan bu belirtilerin yarısının mevcut olması gerekiyor.

Antidepresanların faydaları ve zararları her yıl farkı boyutlarda tartışılırken, son dönemde önemli bir araştırma yayınlandı. Lancet Global Health dergisinin antidepresanların Kovid-19 hastaları üzerindeki etkisiyle ilgili yürüttüğü çalışmada Brezilya’da yeni tip koronavirüs ile enfekte olmuş 1500 kişiyi inceledi. Çalışmada, deneklerin yarısından, evdeyken 10 gün boyunca günde iki kez 100 miligram fluvoksamin içeren ilacı kullanması istendi, kontrol grubuna ise plasebo verildi. Çalışmada, antidepresan ilacın, Kovid-19 hastalarının hastaneye yatışlarını yüzde 32, ilacı tolere eden hastalarda da ölümleri yüzde 91 azalttığı gözlendi. (AA)

“Antidepresan işe yaramadığında ne yapmalıyım?” sorusunun cevabı olarak uzmanlar mutlaka terapi alınması gerektiği tavsiye ediyorlar. “Antidepresan almayı ne zaman bırakmalıyım?” sorusunun cevabı da bu terapilerle birlikte ortaya çıkıyor. Terapi ve ilaç tedavisiyle birlikte bazı yapılması gerekenler ise şöyle:

– Hastalığınızı ve durumunuzu fazla düşünmeyin.
– Stres kaynaklarından (haberler, sosyal medya) olabildiğince uzaklaşın.
Ruhsal pandemi hakkında bilgi sahibi olun ve kötü hissettiren her şeyden korunun.
– İlaçları bırakmak ya da terapiye gitmemek bir çözüm değildir, buna siz karar veremezsiniz.
– İyileşmek için uzun aylar gerekebilir, endişe etmeyin ve bunu bir kendini keşfetme yolculuğu olarak düşünün.
– Bazı rutinler geliştirin: aynı saatte uyanmak, aynı saatler arasında kitap okumak ve dışarı çıkmak gibi.
– Sosyal bağlarınızı onarın: Ne zamandır görüşmediğiniz arkadaşlarınla bir araya gelin, sohbet edin, yemek yiyin.
– Gerek ev içinde gerekse dışarı çıktığınızda egzersizler yapın. Yürüyüş, bu anlamda en çok tercih edilen yöntem.
– Kendinizi daha huzurlu hissetmek ve en iyi sağlık hizmetini alabilmek için mutlaka özel sigorta yaptırın.