Çocuklar tablet ve telefondan kurtulmayı elbette tek başlarına başaramazlar. “Çocuklar yetişkinin söylediklerinden çok yaptıklarından öğrenir” diyor Carl Gustav Jung. Annelere ve babalara büyük iş düşüyor. Özellikle pandemiyle birlikte evlere hapsolan çocuklar için tabletler ve telefonlar birer kurtarıcı oldu. Şehirleşmeyle birlikte parkların ve bahçelerin ortadan kaybolmasıyla, çocukların oyun alanları da giderek azaldı. Bu durumda dijital dünyayı adımlamaya başlayan çocuklar için özellikle oyunlar ve videolar vazgeçilmez bir durumda. Adeta yeni bağımlılıklar gelişiyor ve çocuklarını doktora götüren ebeveynlerin sayısı giderek artıyor. Elbette çocukları tabletten ve telefondan uzaklaştırmak kısa sürede başarılacak bir durum değil. Olabildiğince hassas gelişen bu süreçte en önemli şey geri adım atmamak ve çocuğu incitmemek. Mümkünse bir uzman yardımı almak da işi kolaylaştırabilir.
Kemal Sayar ve Sezin Benli imzalı Dijital Çocuk adlı kitap, günümüzün dijital çocuklarına dair önemli bir çalışma. “Çocuklar tablet ve telefondan nasıl kurtulacak?” diye düşünen ebeveynler için kitabın bir baş ucu rehberi olacağını düşünüyoruz. İşte bazı alıntılar:
– Çocukta yaratıcılık, başkasının kurguladığı bir oyunu oynadığında değil, kendi oyununu kurduğunda gelişir.
– Bizim mükemmeliyetçiliğimiz çocuklarımızı hata yapmaktan korkar hale getiriyor. Çocuğun üretkenliğini desteklemek için hata yapmaktan korkmamasını öğretmemiz gerekiyor.
– Araştırmalar, iki yaşından küçük bebeklerin ekranlara bakarak geçirdikleri sürenin onların öğrenme becerilerini zayıflattığını gösteriyor.
– Teknoloji özellikle ergenlik çağındaki gençlere ebeveynlerinden uzaklaşabilecekleri bir alan sağlıyor. Eskiden arkadaşlarının birbirini ev telefonunda araması gerektiğinden ebeveynler de çocuklarının kimlerle arkadaşlık yaptığını biliyor ve arkadaşlarını tanıyabiliyordu. Sosyal medya ve mesajlaşma uygulamalarıyla birlikte ebeveynlerin çocuklarının kimlerle arkadaşlık ettiğini bilmelerine neredeyse olanak kalmadı.
– İnternet ve bilgisayar kullanımı hayatımıza o kadar kısa bir süre önce girdi ki hiçbirimiz onun hızına ayak uyduramadık; bu teknolojiyi avantajlarını ve tehlikelerini sindirerek hayatımıza dahil edemedik.
– Çocukların hayat başarısını sağlayan ana etmenler zeka ve yüksek test puanları değil karakterle ilgili özellikleridir: sebatkarlık, merak, vicdan, iyimserlik ve özdenetim gibi, bunları testler ölçmüyor.
– Kitap okumak her yaştan çocuğa fayda sağlar, çünkü beynin gelişimini destekler. 2014 yılında Amerikan Pediatri Akademisi, ebeveynlerin çocuklarına günlük olarak, bebeklikten başlayarak ve en azından anaokuluna girme yaşı gelene dek kitap okumayı sürdürmelerini tavsiye ettiği yeni bir politika açıkladı. Bunun nedeni, araştırmalarda ortaya çıkan sonuçlardır: Beyin gelişiminin önemli bölümü çocukluğun ilk yıllarında meydana geliyor ve küçük çocuklara okumak daha sonraki okul ve yaşam başarısı için mühim olan dil gelişimini büyük ölçüde arttırıyor. Pasif medyaya maruz kalmanın aksine, ebeveynlerin küçük çocuklara kitap okuması, bu kritik dönemde sosyal-duygusal gelişimi, dil ve okuryazarlık becerilerini destekleyen kişisel ve besleyici bir deneyimdir.
– Çocukluğunuzda kazandığınız ufak başarılarınızın bile sizi ne kadar gururlandırdığını ve iyi hissettirdiğini hatırlayın. Bilgisayar oyunları her ne kadar simülasyon bir dünyada geçse de yaşattığı gurur duygusu çok gerçek.
– Çocuğu olan herkes bilir ki çocuklar hep oyun oynamak isterler ve hatta oyuncaklarının olmadığı ortamlarda bile oyunlar kurmak konusunda inanılmaz yaratıcıdırlar. Yetişkinler olarak biz bazen çocukların bu yaratıcılıkları karşısında şaşıp kalırız, bazen çocukların bu bitmez tükenmez oyun tutkularından sıkılırız, bazen de biz bir iş yaparken “ayağımızın altından çekilmeleri” için gidip oyun oynamalarını söyleriz. Genellikle yetişkinler, oyuna “çocuğun bir şeylerle oyalanması” diye bakarlar ve en pahalı oyuncakların en iyi oyuncaklar olduğuna dair bir yanılgı içindedirler. Oysaki çocuklar için en iyi oyuncak onun yaptığı “işe” en uygun olan oyuncaktır. Peki, çocuklar oyun oynayarak hangi “işleri” yapıyorlar? Biz yetişkinler, duygularımızı başkalarına aktarmak için sözel iletişimi yani kelimeleri kullanırız. Oysa duygularını sözel olarak aktarmak için gerekli bilişsel gelişimi henüz tamamlamamış çocuklar açısından oyunlar, duygularının dışavurumudur. Oyun, çocuğun dili, iletişim biçimidir. Çocukların oyunlarını inceleyerek, onların gözlerinde dünyanın nasıl bir yer olduğu, nelerin onlarda kaygı yarattığı, nasıl biri olmak istedikleri gibi pek çok sorunun cevabını bulabiliriz. Mesela, çocuk bir yerde beklerken boş zamanını doldurmak için oyun oynuyor gibi görünse bile, hangi oyuncak ile nasıl oynamayı seçtiği, her zaman onun iç dünyasındaki duyguları ve düşünceleri yansıtır. Oyun, çocuğun iç dünyasına açılan penceredir. Çocuğumuzu tanımak ve onu anlamak istiyorsak oyunlarına bakmamız gerekir.
– Çocuklar dış dünyaya neredeyse romantik bir ilgiyle bakar ve yetişkinlerin yüz yıl baksalar göremeyecekleri şeyleri görebilirler.
Okuma önerisi: Geliştiren anne-baba olmak
Çocukların cep telefonlarına hasar vermesi gayet olağan. Bundan korunmak için hemen cep telefonu sigortası yaptırabilirsiniz. Bütçenize en uygun teklifi alın, rahat edin.