Ruhsal pandemi, koronavirüs sebebiyle insanların değişen yaşam biçimleri neticesinde ortaya çıkmış bir kavram. Kimseyle görüşmemek, sürekli internetten üzerimize yağan bilgi akışına maruz kalmak, kendine ve başkasına yabancılaşmak, hayata yabancılaşmak, daima bir tedirginlik duymak, hayal kuramamak, karamsarlığa düşmek, umutsuzluğa kapılmak, huzursuzluk, ölüm korkusu, ruhsal pandeminin birer göstergesi.

Covid-19 salgınıyla birlikte yaşanan pandemi, sadece sokaklara ve şehirlere değil, evlere de yeni bir düzen verdi. Eve giriş çıkış biçimlerimiz değişti. En yakınlarımızı görememek, onlarla sohbet edememek, bir yere gidip vakit geçirmek imkansız hale gelince ev bizim için tek yaşam alanına döndü. Esasında bir süre her şey iyi gidiyordu çünkü insan için en huzurlu ve güvenli yer elbette evidir. Fakat bu sürekli ve zorunlu bir hale gelince, üstelik salgından kolay kurtulmanın mümkün olmadığı anlaşılınca işler değişti. Baskı psikolojisiyle birlikte insanlar da duygularını bastırmak zorunda kaldılar. Pandemi döneminde baskıladığımız duygular hakkında Psikiyatrist Prof. Dr. Kemal Sayar şöyle söylüyor:

“Yüz yılda bir esen ölümcül bir salgın fırtınası bizi evlerimize ve korkuya hapsetti. Görünen o ki bu salgın geçse bile ardında bir ruhsal enkaz bırakacak. Bu süreç içinde her birimiz âdeta mikrobiyolog kesildik, sürekli haber izlemekten malumat yorgunu olduk. Sürecin belirsizliği pek çoğumuzda kaygıya ve ümitsizliğe yol açtı. Pandemi döneminde ortaya çıkan psikolojik tepkiler korkudan kayıtsızlığa kadar genişleyen kaygı bozuklukları, travma sonrası stres bozuklukları, duygudurum bozuklukları gibi birçok farklı durumla bizi karşılaştırdı. Yetişkinlerin yaşadığı en büyük sorun, aile bireyleri dışındaki tanıdıklarından uzak kalmak. Pandemi sırasında baskıladığımız bütün duyguların biz rahata kavuşunca su yüzüne çıkması oldukça muhtemel. Pandemi sonrasında gelecek asıl pandemi, ruhsal pandemi olacak diye kehanetlerde bulunuyor düşünce muhitleri. Ben bunun çok da yanlış olmadığını düşünüyorum. Yani sel gittiği zaman bir kum kalacak. O kum da psikolojik sorunlar ve rahatsızlıklar olacak galiba.”

Ruhsal pandemi sebebiyle yaşadığımız kaygılar hayatımızı felç noktasına getirdi. Endişeler sebebiyle irademiz etkisizleşti. Her şeye inanmaya ya da her şeye şüpheyle yaklaşmaya başladık. Kemal Sayar tam da bu noktada bizleri ruhsal pandemiden koruyacak 10 kritik öneride bulunuyor.

1. Kaygınıza hak verin: Kaygı insanın normal bir tepkisidir, endişene hak ver ve bu nedenle kendini kötü hissetme.
2. Belirsizliği kabul edin: Endişenin bir kısmı belirsizliğe olan tahammülsüzlükle ilgilidir. Biz belirsizliği çoğunlukla kötü sonuçla eşit sayarız. Ancak belirsizlik netice olarak nötr demektir.
3. Haber kaynaklarından uzak durun: Olabilecek bütün ihtimallere odaklanmaktan ziyade gerçekçi ihtimallere odaklanın.
4. Endişe zamanı belirleyin: Her gün örneğin saat 15:30’dan itibaren 15 dakika boyunca koronavirüse dair endişe ve korkularınızı düşünmeye ayırın. Sonra hemen başka şeylerle uğraşın.
5. Pozitif hedeflerle meşgul olun: Dikkatinizi ve ilginizi pozitif hedeflere verdiğiniz takdirde, zihninizin endişelerle ilgili uykuya daldığını fark edeceksiniz.
6. Şeffaf olun: Hayatımızda kontrol edemediğimiz birçok şey var fakat bu zorlu dönemlerde kendimizi ifade etmek üzere ne tür hikayeler oluşturduğumuz önemli. Hikayeler, anılar, hatıralar zorluklara karşı rahatlama alanı açar ve aynı zamanda stresi azaltır.
7. Psikolojik destek alın: Yaralandığımızda ilk yardım uygulamak yaranın iyileşme sürecinde ne kadar büyük rol oynuyorsa, psikolojik olarak hasar aldığımızda uygulanacak psikolojik ilk müdahale de aynı derecede önem arz ediyor.
8. Yalnız kalmayı öğrenin: Pandemi döneminde kaygı artışı olağan bir tepki zaten ancak kendimizi onarma ve rahatlama enstrümanlarımızı da yitirmiş olmamız durumun daha ağır seyretmesine neden oluyor. Yalnızlık, uzun süredir modern dünyanın bir salgını. Yalnızlık ve sosyal yabancılaşma insan için ağır bir yük.
9. Dostluğun gücüne inanın: Başka insanlarla anlamlı bir bağ kuramadığımızda hem beden hem de ruh olarak ölüyoruz. Zor zamanlarda yakınlığın, dostluğun, samimiyetin gücüne ihtiyacımız var.
10. Sosyal medya diyeti yapın: Sosyal medya üzerinden maruz kaldığımız yoğun malumat bombardımanı bizi sürekli teyakkuz halinde tutarak yorgunluğumuzun yükünü artırıyor. Kontrolü elinize alın. Şimdi olduğundan daha iyi, daha sevgi ve huzur yüklü, daha güven telkin eden bir dünyayı, böyle bir hayatı yükseltmek için ne yapmanız gerekiyorsa ona odaklanın.

Tüm bunların yanı sıra kaygınızı minimuma indirecek çok önemli bir etken de sağlık sigortası edinmek. Hem kendiniz hem de sevdikleriniz için alacağınız bir sağlık sigortası, olası kötü sürprizler karşısında sizi daha emin kılacaktır. Bunun için hemen e-sigortam.com’u ziyaret edip bütçenize en uygun tamamlayıcı sağlık sigortası poliçesini edinebilirsiniz.